5 Aralık 2008 Cuma

İyi Bayramlar....


Tüm sevdiklerinizle birlikte güzelliklerle dolu bir bayram geçirmenizi dilerim :) Hepinize hayırlı bayramlar...

29 Kasım 2008 Cumartesi

Ye#39 Çocuk Yemekleri - Renkli Kurabiyeler ve Çikolatalı Muffinler

Kaç aydır etkinlik logolarını bloguma ekliyordum ama zaman sıkıntısından bir türlü katılamıyordum etkinliklere :(. Bu ay ki etkinliğin logosunu eklediğimde de acaba yine mi katılamıycam demiştim ama sağolsun ekinliğin evsahibesi benimse canııım arkadaşım, ahretliğim Kübra ile yaptığımız renkli kurabiyelerle ve birkaç hafta önce yaptığım ve çok beğenilen muffinlerimle etkinliğe katılmayı başardım :))))


Anne olmadığım için anneler kadar çocukları için faydalı ve özel tarifleri bilemiyorum elbette. Ama çevremde çok çocuk olduğu için, sık sık misafirim oldukları ve ya sık sık biz onları ziyaret ettiğimiz için onların hoşuna giden şeyler yapmayı çok seviyorum. Onlar için hazır birşeyler almaktansa kendim yapmayı tercih ediyorum. Eminim çocuklarınız bunları beğenecektir. Hatta kurabiye boyama işini çocuklarınızla yaparsanız emin olun çooook zevk alacakladır, deneyimlerim sonucu bu ;)

Muffinlerimi bir hafta sonu davetimi kırmayıp taa Sakarya'dan, İzmit'ten gelen kahvaltıya gelen arkadaşlarım için yapmıştım. Tarifi ve soframı ayrı yayınlayacaktım ama bu etkinliğin konsunu öğrenince muffinleri bu etkinlik için saklamaya karar verdim :). Muffinlerin tarifini Sofra Dergisinden aldım. Burayada ekleyeceğim ama dergim şu an elimde olmadığı için ekleyemiyorum. En kısa zamanda yayınlayacağım ;)

Kurabiyelerin hikayesine gelince geçenlerde etkinliğin evsahibesi Kübra'cım ve oğluşu Aliş haftasonu misafirim oldular. Eşlerimizde yoktu, gece bende kaldılar. Harika bir haftasonuydu. Sevgili eşlerimizin kulağına gitmesin (!) ama arada onlarsız bir haftasonu geçirmek hiç fena olmadı :)))). Akşam kuruyemişlerimiz eşliğinde film izledik, sabahta kahvaltıdan sonra bu sevimli kurabiyeleri yaptık :) Kurabiyelerin tarifi daha önce yaptığım glazürlü (Royal Icingli) kurabiyelerle aynı.

Etkinliğe verdiğin emeğin için teşekkürler Kübra :)

Afiyet olsun!

25 Kasım 2008 Salı

Barbie Pasta


Pasta ile alakasız bir konu ama dün öğretmenler günüydü. İlkokul yıllarımdan itibaren hep öğretmen olmak istedim. Sanırım bunda emeklerini asla unutamayacağım ilkokul öğretmenim Eser Kurt'un çok büyük etkisi var. Çok sevgi dolu bir öğretmendi. İlkokula 5,5 yaşımda başlamıştım ve canım öğretmenimin üzerimdeki tek emeği bizi eğitmesi değil, bir anne şevkatiyle bizimle ilgilenmesi de oldu. Emeklerini asla unutmayacağım...
Takip edenler biliyordur belki bende İngilizce öğretmeniyim. Artık daha iyi anlıyorum öğretmenlerimi... Tüm eğitim hayatım boyunca bana emeği geçen tüm öğretmenlerimi ellerinde saygıyla öpüyorum......

Pastamıza gelince... Şeklinden de anlayacağınız gibi bu pasta ve kurabiyeler bir prensesin 10. yaşgünü için yapıldı. Yine akşamları işten sonra yaptığım bir pasta oldu. Yapım aşamalarını fotoğraflandıramadım ama pastamızın içi bol çikolatalı olduğunu söyleyebilirim ;)

Nice mutlu yıllara Aleyna....
Ve bunlarda aynı doğumgünü için yaptığım kurabiyelerimiz :)

15 Kasım 2008 Cumartesi

Osmancık Böreği

Bu böreğe bu ismi bizim yöreye (Çorum-Osmancık) ait olduğu için verdim. Evde biz ona sadece "börek" diyoruz :))) Hatta "börek" denilince aklımıza ilk ve tek olarak o geliyor :) Evde bu böreği sevmeyen veya hayır diyenimiz yoktur ;)

Osmancık böreğinin klasik böreklerden farkı bakır tepsi içinde ocağın üzerinde her üç yufkada bir üst alta gelecek şekilde çevirilerek ve sürekli aynı noktası pişmesin diye ocağın üzerinde tepsiyi sürekli kendi etrafında çevirerek pişiriyoruz. Çocukluğumdan bu yana annem yufka açıcı bense pişirici olmuşumdur :)).


Böreğin malzemeleri hamuru için; su, un, tuz. İç harcı içinse tercihinize göre ıspanak (biz içine yumurtada koyuyoruz), peynir, kıyma olabilir. Bunda son katta çökelek var, diğerleri ıspanaklı.

Osmancık böreğinin yapımını sizin için aşama aşama fotograflandırmaya çalıştım. Tabii bir yandan böreği pişirirken bir yandan fotograf çekmek veya eşimden bu konuda yardım istemek hiç kolay olmadı :)). Ve ilk aşamayı, yani annemin yufkaları açışınının fotografını çekmeyi unuttum :(. İlk olarak yufkalarımızı açıyoruz (iki kişi iseniz biriniz açarken diğeriniz aynı anada pişirebilirsiniz)

Daha sonra tepsimizi (sıcağı iyi tuttuğu için en güzel bakır tepside oluyor) ocağın üzerine koyuyoruz. Ocaklardan hepsini açmak zorunda değilsiniz. Çevirerek pişireceğimiz için bir yada iki ocağın altını açmamız yeterli oluyor. Tepsiye yerleştirdiğimiz yufkaların arasına iç harcımızı koyuyoruz.
3 yufkayı aralarına iç harç koyarak üst üste yerleştiriyoruz. Bir yandanda tepsiyi saat yönünde veya aksi yönde ara ara altı yanmayacak şekilde çevirmeye devam ediyoruz. 3. yufkayı yerleştirdikten sonra alt-üst çevireceğimiz için üzerine iç harç koymuyoruz ve sıvıyağ gezdiriyoruz.
3. yufkamızı yağladıktan sonra bizim "kesküç" dediğimiz yufka ekmekleri çevirmek için kullandığımız oklava uzunluğunda yassı bir tahtayı böreğin altına sokuyoruz.
Ve böreği kaldırıp çiğ tarafı alta gelecek şekilde alt-üst çeviriyoruz.
Böreğimizin pişmiş tarafı üste geliyor.
Daha sonra bir sonraki katımızın ilk yufkasını bunun üzerine seriyoruz ve arasına iç harçtan koyarak 3 yeni yufkayıda aynı şekilde yerleştiriyoruz. Bir yandan da ocağın üstündeki tepsiyi çevirerek böreği pişiriyoruz.
Az önce çevirdiğimiz çiğ taraf pişince böreğin altını üste çevirme işlemlerini tekrarlıyoruz. Bu işlemi yufkalarımız bitene kadar tekrarlıyoruz.
İlk birkaç kattan sonra börek kalınlaştığı için çevirme işlemi biraz zorlaşsa da katlar çoğaldıkca pişme işlemi daha güzel oluyor.
3 yufkada bir börek alt-üst çevrildiği için böreğin sadece altı ve üstü değil arak katlarıda kızarmış oluyor. Bu da lezzetini artırıyor :)
Afiyet olsun!

5 Kasım 2008 Çarşamba

İzmir Köfte


Bloglar kapandı... Bloglar açıldı derken uzuuun bir süredir baklavalarım karşılıyordu blogumun vefalı ziyaretcilerini. Bir yandan da yaptığım tarifler birikiyordu elimde. Bu akşam işten gelince "hadi Nurten geç blogunun başına" dedim kendi kendime ve uzun süre önce yaptığım, tadı damağımızda kalan İzmir Köfteyi sizlerle paylaşmaya karar verdim :)

Aslında hepimizin kendine ait klasikleştirdiği bir köfte tarifi vardır. Hatta ölçü bile kullanmadan yaparız annelerimiz gibi :) Ben de bu tarifimi kullandım köfteler için. Bu yüzden size ölçüler olmadan sadece malzemeleri yazabileceğim.

Malzemeler;

Köftelik kıyma
Soğan
Sarımsak
Bayat ekmek içi
Yumurta
Tuz, karabiber, kimyon
Maydanoz

Patates, domates, salça, sıvıyağ, tuz, karabiber

Tüm köfte malzemelerimi rendelenmiş soğan, sarımsak, bayat ekmek içi ve ince ince doğranmış maydanoz ile iyice yoğurdum. Ve köfte şekillerini verdim. Diğer taraftan patatesleri soydum ve dilimledim.

İzmir köfte genelde kızartıldıktan sonra tepsiye alınıp fırınlanıyor ama ben daha hafif olması için yağlanmış tepsime önce patateslerimi, onların üzerine de köfteleri dizdim ve önceden ısıtılmış fırına verdim. Üzeri kızarınca köfteleri ters çevirdim ve tekrar fırına verdim. Köfteler ve patateslerin üzeri kızarınca salça, tuz, sıvıyağ ve sıcak suyu karıştırarak hazırladığım salçalı suyu köfte ve patateslerin üzerini çok geçmeyecek şekilde üzerine döktüm ve dilimlediğim domatesleride en üste dizdim. Tekrar fırına verdim ve pişirdim. Kızartılarak yapılan İzmir Köfteye göre çok çok daha hafif oldu.

Afiyet olsun!

15 Ekim 2008 Çarşamba

Baklava

Son haftalarda bu yıl ki öğrencilerimin kayıtları, seviye tespit sınavları ve grupların oluşturulmasıyla meşguldüm veee sonunda bugün ilk dersimizi yaptık :))). Benim içinde heyecan dolu bir gündü :)). Öğrencilerim merak ve heyecanla karışık bakışlarıyla birşeyler öğrenmek için karşımdaydılar. Güzel bir başlangıç yaptık ve inşallah güzel bir yıl geçiririz birlikte :).

Bu leziz baklavalarımıza gelince annemle birlikte yaptığımız bayram baklavalarımızdı. Klasiğin dışında olsun itedik ve baklavalarımızı bizi biraz uğraştırsada farklı şekillerde yaptık. Bir bölüme gül şekli verdik, kalanınıda kırışık baklava yaptık :).
Her iki şeklinde hamuru ve iç harcını aynı yaptık. Aşağıda verdiğim ölçüler bir tepsi için ama biz bunun çok çok fazlasını yaptık. Annemler ailede büyük olunca bizde Ramazan bayramları için bol miktarda baklava yapılır. Hatta annemle işin ucunu kaçırırız genelde :))). Ben payıma düşen bir tepsiyi bayramda tükettim, kalanınıda derin dondurucuda beklemeye aldım :). Bekledikleri bazı misafirlerim var ;) Vakti zamanı gelince şerbetlenip yenmeyi bekliyorlar.
Malzemeler;
Hamuru için;
2 çay kaşığı sirke
3 çay kaşığı kabartma tozu
3 çay kaşığı tuz
3 tatlı kaşığı şeker
1 yumurta
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı yogurt
85 gr eritilmiş ve ılıtılmış tereyağı veya margarin
Aldığı kadar un
Ve yufkaları açmak için nişasta
Nişasta dışındaki tüm malzemeleri karıştırarak hamurumuzu elde ediyoruz. Cevizden biraz büyük bazalar hazırlayıp yufkaları nişasta kullanarak açıyoruz.
İç harcı için;
Dövülmüş fındık veya ceviz
Ve biraz şeker
Biz baklavaların bir bölümünü cevizli, bir bölümünü fındıklı yaptık. Bunları baklavanın içine koymadan önce içine şeker karıştırdık.
Şerbet;
4 su bardağı şeker
3 su bardağı su
Birkaç damla limon
Su ve şekeri kaynatıyoruz. Ocaktan almadan önce birkaç damla limon suyu ekleyip birkaç dakika daha kaynatıyoruz.



















Kırışık baklavaya ne isim bulsam diye epey düşündüm ama işin içinde çıkamadım :))))). Kırışıklık yufka oklavaya sarılı iken kenarlarından ortaya doğru sıkıştırılarak yapılıyor. Bu baklava şekli bizim yörede yaygın olarak yapılır. Genelde yufka oklavaya sarılmadan önce iç harcı koyup kırışıklık yapılıyor ama bu kez annemle daha farklı bir yöntem denedik. Diğerinde baklavaların içinde oklavadan kaynaklanan bir boşluk oluyordu. Bu şekilde ise yufkayı boş iken kırıştıyoruz ve bir bezin üzerine açıyoruz. Daha sonra uzun kenarına iç harcımızı koyup kezin kenarını hafifce kaldırarak rulo şeklini veriyoruz. Daha sonrada bu ruloları aynı büyüklükte olacak şekilde kesip tepsiye diziyoruz.
Gül baklavalarımız yapmak biraz oyalasada yapımı oldukca kolay oldu. Yufkalarımızı belirli genişlikte kesiyoruz. en uc tarafına iç harcımızdan koyuyoruz ve yufkanın iki kenarını yukarıda tutarak gülümüzü sarıyoruz. Ve son olarakta yaptığımız gülleri tepsiye diziyoruz.
Tepsiye dizdiğimiz baklavaları fırınlamadan önce üzerine ertilmiş kızgın tereyağı ve margarin döküyoruz. Maalesef yağın ölçüsünü veremiyorum, çünkü işin bu bölümü annemin el ölçüsündeydi :)). Benim mutfak tartılarında yaptığım birşeyi annem el ölçüsüyle benden daha güzel tutturuyor :)))). Yağlanmış baklavalarımızı üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Şerbet sıcak, baklava soğukken şerbeti ekleyip üzerini kapatarak şerbetini çekmesini bekliyoruz.
Afiyet olsun!

4 Ekim 2008 Cumartesi

Son İftar Sofram ve Misket Köfte Çorbası

Biraz geç oldu ama tüm ziyaretcilerimin geçmiş bayramlarını kutlayarak başlamak istiyorum. Bol ziyaretli, bol tatlılı ve bol şekerli bir bayram geçirdim. Tatlı bir yorgunluk bıraktı ardında. Peşinden geldiği Ramazan gibi tadını damağımızda bırakarak geldi... geçti...

Aslında bayramın hemen sonrasınde ilk ekleyeceğim tarfi bayram baklavamız olmalıydı ama tembel bir blog sahibi olarak bayram sonrasında hala iftar sofralarımdan tarifler eklemeye devam ediyorum :)). Hatta bunlardan sonra ramazana ait bir çorbam daha var sizinle paylaşmak istediğim. İnşallah onuda en kısa zamanda eklerim ;).

Ramazanın son cuma akşamı çok sevdiğim arkadaşlarım eşleriyle birlikte misafirimdi. Aslında biz kızlar kendi aramızda her ay toplanıyoruz ama eşlerimiz dahil olmuyordu. Bu kez buluşmamız iftarda olunca onlarıda dahil ettik buluşmamıza. Bol çocuklu, bol neşeli, bol sohbetli bir akşam geçirdik :). Her zaman ki gibi tadı damağımızda kalan saatler geçirdik :).
Bu çorbada daha önce yediğim ve bunu denemeliyim dediğim leziz tariflerden birisiydi :). İsmi konusunda biraz tereddütte kaldım ama sanırım en uygun isim bul oldu :)). Bulanık fotagrafının aksine aldukca güzeldi :)). Eeee iftar öncesi acele ile fotograf çekilince böyle pürüzler olabiliyor. Fotograf için affınıza sığınarak tarifi eklemek istiyorum :).

Köfteyi aynen daha önce sulu köftede hazırladığım gibi hazırladım. Ama bu kez köfteleri misket kadar yaptım. İşin bu bölümü için epey vakte ihtiyacınız oluyor :)))) Özellikle benim kadar eliniz ağırsa süre konusunu iyi hesaplamanızı tavsiye ederim :)))))))). Yaptığım misket köfteleri unlu kaba alıp una buladım.

Çorbanın terbiyesini ise 1 su bardağı yoğurt, 1 yumurta ve iki kaşık unla hazırladım. Yoğurdu, unu ve yumurtayı güzelce çırptım ve yavaş yavaş su ekledim. Tuzunuda ekledikten sonra kaynayana kadar karıştırdım ve kaynamaya başladıktan sonra köfteleri attım içine. Köfteler pişine kadar kaynattım ve servis yapmadan önce üzerine yağ ve pul biber kızdırdım.

Menümüzün devamında; kızartma, zeytinyağlı pırasa, fırın tavuk, pilav, nohut ve gül tatlısı vardı. Bu sene nerdeyse her iftar sofrasına kızartma yaptım :). Son bir yıldır kızartmadan uzak durmaya çalışıyordum, ramazanda acısı çıkarıp yıllık kızartma eksiğimi tamamladım :)))).


Afiyet olsun!

24 Eylül 2008 Çarşamba

Muhallebili Kadayıf


Geçte olsa iftar tariflerimi paylaşmaya devam ediyorum ama tarifime geçmeden önce blogumdan ayrı kaldığım zamanlarada nelerle meşgul olduğumdan bahsetmek istiyorum biraz ;).

Geçen hafta sonu seminerlerimiz vardı. Yogun ama bir o kadar da verimli geçti hafta sonum. Mesleğimle ilgili gerçekten faydalı bilgiler edindim. Vee bende örnek bir ders anlattım seminerde :))). Görev bana verildiğinde hangi konuyu anlatacağımın düşüncesi sardı beni. Karşımdaki 100 ün üzerindeki İngilizce hocasına başlangıç seviyesindeki bir dersi anlatmak beni çok endişelendirdi. Ama hazırlıkların sonunda ortaya oldukca eğlenceli bir ders çıktı :))). Ben çok eğlendim ve ders sonundaki tepkilerden arkadaşlarında çok eğlendikleri belliydi :))).

Bu eğlenceli olayın üzerine süper bir tatlı gider :). Bu tarifi Portakal Ağacından aldım. Hem misafirlerimden hem de benden tam not aldı. Daha önce yemiştim muhallebili kadayftan ama yapmayı hiç denememiştim. Aslında uygulaması kolay bir tarif. Ben genelde şerbetli tatlıları tuturamamaktan çok endişelerim ama bu tarifi aynen uygularsanız sonuç çok güzel oluyor.

Malzemeler:

Yarım kg kadayıf
125g tereyağı+125g margarin ( ben 250 gr teremyağ kullandım)


1 lt süt
5 yemek kaşığı pirinç unu
2 yemek kaşığı toz şeker
Şerbet:
4 su bardağı toz şeker
3,5 su bardağı su
Birkaç damla limon

İlk önce teremyağı erittim ve ılımasını bekledim. Bu arada sütü, pirinç ununu ve şekeri iyice karıştırarak pişirdim. Muhallebiyi ara ara karıştırarak soğuturken, bir yandan da ılımış yağ ile kadayıfı tel tel ayırarak karıştırdım. Yağladığım tepsiye kadayıfın yarısını yaydım ve elimle sıkıştırdım. Sonra araya muhallebiyi döktüm ve kalan kadayıfıda muhallebinin üzerine yaydım ve sıkıştırdım. 180 derece fırında üzeri iyice kızarana kadar pişirdim.

Bir yandan da şerbet için su ve şekeri kaynattım. Daha sonra bir kaç damla limonu ekleyim birkaç dakika daha kaynattım ve ılımaya bıraktım.

Kadayıfı fırından çıkarınca sıcakken ılık şerbeti ekledim ve şerbeti güzelce çekmesi için üzerini kapattım. Soğuduğunda servise hazırdı :)

Afiyet olsun!

15 Eylül 2008 Pazartesi

Sulu Köfte ve Güllaç - İftar davetleri devam ediyor ;)


Ramazan boyunca eski birikmiş tariflerimi değilde iftar için yaptıklarımı paylaşmaya kararlıyım :)). Cuma akşamıda misafirlerim vardı. O gün öğleye kadar işte olduğum için iftara hazırlanmak için çok fazla vaktim yoktu. Hem hazırlaması vakit almayan hem de lezzetli birşeyler hazırlamak istedim.
Menümüz; tarhana çorbası, sulu köfte, pilav, salata, kızartma ve güllaçtı. Ben sizlerle sulu köftemi ve güllacımı paylaşmak istiyorum.

Güllacı ilk kez yaptım ve hazırlamak tahmin ettiğimden çok çok daha kolaymış ve kısa sürede hazır oluyormuş :)). Tam benlikti anlayacağınız ;).

12 adet güllaç için 2,5 litre süt ve 2,5 su bardağı şeker kullandım. Arasına da dövülmüş fındık kullandım. Sütü şekerle birlikte kaynayana kadar ısıttım. Derince bir kaba aldım. Güllaç yapraklarını şekerli süte batırarak tepsiye yerleştirmeye başladım. Güllaç yapraklarının yarısını kullandıktan sonra araya fındıkları koydum ve aynı şekilde kalan güllaç yapraklarınıda fındıkların üzerine yerleştirdim. Kalan sütüde üzerine döktüm ve üzerini dövülmüş antep fıstığı ve franbuaz ile süsledim.

Sulu köftenin tarifine gelince;

Malzemeler

Yarım kilo kıyma
1 adet orta boy soğan
Yarım kahve fincanı kadar pirinç
2-3 adet havuç
6-7 adet patates
Kimyon
Karabiber
Tuz
Un
Salça
İşe köftenin harcını hazırlamakla başladım. Soğanı rendeledim. Kıymayı, rendelenmiş soğanı, yıykanmış pirinci, kimyonu, karabiberi ve tuzu birlikte güzelce yoğurdum. Ve fındıktan büyük, cevizden küçük parçalar alıp yuvarladım ve içine un koyduğum bir tepsiye aldım. Yaptığım köfteleri una buladım.

Daha sonra havuçları yarım ay şeklinde doğradım ve tencereye koyup rengi değişene kadar kavurdum ve salçayı ekledim. Daha sonra doğradığım patatesleride ekledim ve birazda birlikte karıştırdım. Suyu ekledim ve kaynamaya başlayıncada köfteleri ekledim. Tuz da ekleyip kısık ateşte pişirdim.

Afiyet olsun!

8 Eylül 2008 Pazartesi

Yayla Çorbası - İftar Bereketi Etkinliği 2

Onbir ayın sultanı geldi, geçiyor bile... Çocukluğumdan bu yana Ramazanlar hep özel olmuştur benim için, en çokta iftar davetlerini sevmişimdir. Ramazanın kışa geldiği yıllarda iftar davetleri eskisi kadar olamıyordu ama Ramazan yaza döndükce iftarlarımızda hareketlenmeye başladı. İzin günlerimi misafirlerime ayırmaya karar verdim. İlk iftarımızı yaptık ve Ramazan boyunca tüm izin günlerim içinde planlarımı yaptım bile :))).

Cumartesi akşamı 20 misafirim vardı. Çok güzel bir akşam geçirdik. Menümüz; yayla çorbası, etli kuru fasulye, pilav, fırın tavuk, domates soslu patlıcan-kabak- biber kızartması, salata ve hurma tatlısı. Aslında niyetim iftar soframızı sizinle paylaşmaktı ama iftar telaşından ancak çorbamızın fotografını çekebildik. İyi ki de çekmişiz çünkü misafirlerim tarafından çok beğenildi çorbam :))).

Bu güzel çorbayla “İFTAR BEREKETİ ETKİNLİĞİ 2” yede katılmak istedim. Ev sahibemiz sevgili Selma. Bu güzel etkinliğe ev sahibesi olduğu için teşekkürler... :)

Tarifimize gelince... Her ne kadar yayla çorbası çok bilinen bir tarif olsada püf noktalarını kaçırmamak adına tarifi Sofra dergisinin eylül sayısından uyguladım :)

Malzemeler - bu ölçüler 6 kişilik, ben 20 kişilik yaptım :) ;

Yarım su bardağı pirinç
7 su bardağı su (aslında 3 su bardağı et veya tavuk suyu, 4 su bardağı su idi ama ben pratik olsun diye 1 adet et bulyon kullandım)
1 su bardağı yogurt
1 yumurta
1 tatlı kaşığı tepeleme un
Ve tuz

Su ve pirinç dışındaki tüm malzemeleri birlikte çırptım. Daha sonra bulyonu bir bardak suda erittim ve kalan suyu ve diğer malzemeleri karıştırıp ocağa aldım. Çırpıcı ile karıştırarak kaynayana kadar karıştırdım. Daha sonra yıykadığım pirinçleri ilave ettim ve pişirdim. Servis yapmadan öncede tereyağını erittim, kırmızı biber ekleyip çorbanın üzerine gezdirdim. Nane ile servis yaptım.

Afiyet olsun!

28 Ağustos 2008 Perşembe

Sinderella Pasta



Sinderella'nın kitabını okumayanınız veya çizgi filmi seyretmeyeniniz var mıdır bilmiyorum ama benim çocukluğumun büyük bir parçasını oluşturan masalların ve prenseslerin bir tanesidir kendisi. Kim bilir kaç kere okudum kitabını veya kaç kere seyrettim çizgi filmini :))))). Hatta ilkokuldayken kendimde bir prenses masalı bile yazmıştım, hala saklarım :)))) Hikayeyi yazmakla kalmamış resimleride çizip boyamıştım :)))) Üniversitedeki yazılı anlatıp dersinde yazdıklarımın dışındaki ilk ve tek yazı çalışmamdır :))))). Eeee balık burcu olunca hayal dünyası okyanuslar kadar geniş oluyor ve için tüm masallar sığıyor ;)

Bu pastayı bir kaç hafta önce doğum günü olan Elif için yaptım. Pastanın sahibi minik bir prenses olunca pastanın konusuda prenses oldu.

Tarifimize gelince;

Pandispanya tarifi olarak
Hünlerli Bayanların nişastalı kakaolu pandispanya tarifini kullandım.

Malzemeler

4 Adet Yumurta
4 Türk Kahvesi Fincanı Toz Şeker
3 Türk Kahvesi Fincanı Un
1 Türk Kahvesi Fincanı Mısır veya Buğday Nişastası
2 Yemek Kaşığı Kakao
2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
3 Yemek Kaşığı Kaynar Su
1 Paket Kabartma Tozu
1 Paket Vanilya
Yumurtaların aklarını cam bir kasede krema kıvamına gelene kadar çırptım. Diğer bir kasede de yumurtaların sarılarını, şeker ve kaynar suyu şeker tamamen eriyene kadar çırptım. Kuru malzemeleri birlikte eledim. Yumurta aklarını, sarılarını ve elediğim malzemeleri karıştırıp az daha çırptım ve 24 cm lik kalıpta pişirdim.
Pastanın arasına kakaolu krem şanti ve muz kullandım. Üzerine ise ganaj hazırladım.

Ve son olarakta pastanın üzerini pembe (Elif'in tercihi :) ) şeker hamuruyla kaplayım prenses ve çiçeklerle süsledim :)

21 Ağustos 2008 Perşembe

Uçan Kurabiyeler


Uzun zamandır bloguma girip meyveli pastayı görmekten bıktığınızı biliyorum. Bu süreçte boş durmadım, mutfağa girdim ama eklemeye vakit ayıramadım bir türlü. Ramazanla birlikte 1 Eylül'de kurslarımız açılacak ve İSMEK'e geri döneceğim. Yaz boyunca gecici olarak eski çalıştığım şirkete yardım ediyorum ama cidden çoook yogun çalışıyoruz. Yorucu olsada evde oturmaktansa çalışmak daha iyi geldi bana. Sanırım bunda 5.5 yaşımda ilkokula başladığımdan bu yana hiç evde kalmamamın, sürekli okula veya işe gitmemin çok büyük etkisi var.

Neyse iş mevzusunu bir kenara bırakayım da size paylaşmak istediğim şeyi anlatayım. Bu kez sizinle bir tarifi değil farklı bir kurabiye yapımını paylaşmak istiyorum. Geçen cuma akşamı son dakikada dayımları çaya çağırdık. Arkadaşım Pınar da bizdeydi. Çayın yanına ne yapacağımı düşünürken "size uçan kurabiyeler yapayım mı?" dedi. Çook merak ettim uçan kurabiyeleri, hadi yapalım bakalım dedim. Kurabiye hamuru klasik nişastalı kurabiye hamuru. Biz netten bir tarif denedik ama tutmayınca eski usülde biraz şundan, biraz bundan hamuru toparladık. Çokda lezzetli oldu. Keşke eklemelri miktarlı yapsaydık, denerdik bu tarifi diyede hayıflandık kurabiyeleri yerken :))).

Hazırladığımız hamuru ikiye ayırdık ve yarısına kakao ekleyip biraz daha yoğurduk. Ve eşit parçalara ayırıp ceviz büyüklüğünde yuvarladık.












Daha sonra bir kakaolu bir sade hamuru alıp yan yana gelecek şekilde fotograflardaki gibi yuvarladık, daha doğrusu Pınar yuvarladı :))) bende denedim, ilk yaptıklarım bozuk olsada becerebildim galiba :))))



















Ortaya çıkan bu şirin kurabiyeleri 165 derecede ısıtılmış fırında üzeri pembeleşene kadar pişirdik.

Afiyet olsun!

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Meyveli Basit Pasta

Geçenlerde kuzenlerim Kevser (17) ve Ömer (7) haftasonu misafirim oldular. Her ne kadar evde çocuk olmasada ve eşim ve ben de genelde işte olsakda çocuklar bize gelmeyi, bizde kalmayı çok seviyorlar her ne hikmetse :))). Hatta şu an bile minik bir misafirim var :). Yavuz Selim (1,5) dünden bu yana misafirimiz. Gitmeye hiç niyeti var gibi de görünmüyor :))). Onun uykuda olmasınadan faydalanıp Kevser ve Ömer için yaptığım, hatta birlikte yaptığımız pastayı sizlerle paylaşmak istedim.

Adından da anlayacağınız gibi basit, 15 dk da hazırlanabilen bir pasta :)

Pandispanyayı - pandispanya demeye dilim varmıyor ama başka ne desem bilemedim :)))))- birkaç gün önce bir arkadaşımın doğumgünü için yaptığım pasta için yapmıştım ama herzamanki tarifi uygulamama rağmen çok güzel kabardığı halde sönmüştü. Bende arkadaşımın pastası için hazır pandispanya kullanmıştım ve bunu da bir şekilde değerlendiririm diye dondurucuya kaldırmıştım. O akşam çocuklarla otururken canımız tatlı birşeyler isteyince ortaya bu pasta çıkmış oldu :).

Pandispanyayı şekerli sütle ıslattım. Üzerine kremşanti sürdüm ve evdeki meyvelerlede süsledim. Veeee devamındaki bir saat içinde de tüm pastayı afiyetle yedik :).

Tam anlamıyla pasta bile değildi ama onlar için pasta yaptım diye çok mutlu olmuşlar :) Eeee benim içinden bundan güzel mükafat olamazdı herhalde :).

1 Ağustos 2008 Cuma

Rengarenk Güller...


Bir yıl boyunca yemek sınıfıyla yan yana ders işledik, işlemeye çalıştık :))). Her ne kadar öğle saati yaklaştıkca, karnımız acıktıkca, mutfaktan güzel güzel kokular geldikce İngilizce sınıfı olarak yemek sınıfını basmakla ilgili çok planlar yapsakda yıl boyunca şeytanın kulağımıza fısıldadıklarına uymadık ve vukuatsız bir şekilde yılı tamamladık. :))) Kedi gibi yemek sınıfının kapısında dolanmaları saymıyoruz :))))))))))

Daha önce size yıl sonu sergilerimizden bahsetmiştim. Bu pasta da sergi için yemek sınıfımızın hazırladığı pasta. Yan sınıfımda pasta süslenirken benim nasıl ders anlattığımı tahminedersiniz :))))))) Pastanın hazırlandıgı iki gün boyunca tüm tenefüslerimi, öğle aramı hatta dersten fırsat buldukca kalan tüm vakitlerimi bu pastanın yapımında ucundan köşesinden katkıda bulunarak geçirdim :))). Ayten hocam ve Zehra hocam'a ikide bir mutfaklarına dalmama müsade ettikleri, işlerine karışmama göz yumdukları için teşekkür ederim :)

Çok katlı ve büyük pasta kaplama konusunda epey deneyim kazandım ama yinede tek başıma altından kalkabileceğim birşey değil. Yine de şeker hamurunu kocamaaaaaan açmak konusunda hiç fena olmadığımıda keşfetmiş oldum. Azıcık kendimi şımartayım :))))))

Aslında bir pastamız daha vardı ama maalesef onun düzgün bir fotografını çekmemişim :(. O pastayıda yemek masası gibi tasarladık. Masamızıda bir güzel donattık :)

25 Temmuz 2008 Cuma

Vişneli Kaplar...YE#36 Kirazlı ve Vişneli Tarifler

Kursum yaz tatilinde ama ben daha önce çalıştığım şirkette part time olarak çalışıyorum :). Her ne kadar çalışmaktan ve yorgunluktan şikayet ettiğim zamanlar olsada sürekli çalışmış birisi olarak evde durmak gerçekten de çok zor oluyormuş. Eski çalıştığım işten "çok yogunuz, yaz süresince bize yardımcı olur musun?" diye bir teklif gelince değerlendirmeye karar verdim. Haftada üç gün gidiyorum, böylece yarı tatildeyim, yarı çalışıyorum. Bu sistem hiç fena olmadı ama tatilde bloguma ayırırım diye düşündüğüm zaman azalmış oldu. İşte oldukca yogunuz. Bazen akşamları yemekten sonra hemen uyuyu kalıyorum.

Durumböyle olunca bu etkinlikten blogları dolaşırken az önce haberim oldu :). İşin güzel tarafı elimde hazır tarifin olması :). Aslında vişneli kapları daha öncede yapıp bloguma eklemiştim ama bu kez misafirlerim için hazırladığım kapların resimlerini ekleyeceğim. Resim pek güzel değil :( Fotograf çekme işini hiç beceremiyorum, eşime yalvarmam (!) gerekiyor. Oda tahmin edebileceğiniz gibi kendini naza çekiyor ve hemen profesyonel makina isteğini hatırlatıyor :)). Kendisine profesyonel makinayı ben alacakmışım da, makina güzel olmayınca resim çekmek istemiyormuş da... Ne hikmetse bu isteksizlik sadece ben tariflerimin resimlerini çekmesini istediğimde oluyor :))))).


36. ye ektikniliğinin ev sahibesi Chaplin Cafe ve etkinliğin konusuda Kirazlı ve Vişneli Tarifler. Vişne benim tatlılara en çok yakıştırdığım meyvelerden birisi. Ekşiyle tatlının biraraya gelmesine bayılıyorum. Bu tarifte denemeye değer, basit ve lezzetli bir tarif. Mimaraşçı - Kübra iyi ki bu tarifi yapmış evine misafir olduğumda :)))

Lafı çok uzattım galiba :). İşte tarifimiz...

Malzemeler;

Bisküvili harç;
1 kase vişne
150 gr petibör bisküvi
1 su bardağı ceviz

Krema;
2,5 su bardağı
1/5 su bardağı un
1/5 su bardağı şeker
1/5 paket krem şanti
Vişneli sos;
3 çorba kaşığı nişasta
1/5 su bardağı şeker
1,5 su bardağı vişne suyu (ben taze vişneleri sıkarak çıkardım suyu, hazırda kullanılabilir)

Önce bisküvileri rondodan geçiriyoruz. Cevizleride parçalıyoruz ama çok küçültmüyoruz. Vişnelerimizin çekirdeklerini çıkarıyoruz ve bu üçünü güzelce karıştıryoruz. Bunu kapların en altına eşit şekilde koyuyoruz.

Daha sonra şekeri, unu ve sütü karıştırıp puding kıvamına gelene kadar pişiriyoruz ve altını kapattıktan hemen sonra krem şantiyi ekleyip karıştırıyoruz. Bunuda vişneli-bisküvili harçımızı üzerine bardaklara paylaştırıyoruz.
Son olarakta nişasta, şeker ve vişne suyumuzu karıştırıyoruz ve karıştırmaya devam ederek pişiriyoruz. Çok fazla koyulaşmadan bardaklarımızın üzerine sosumuzu da koyuyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.
Afiyet olsun!!!

 
MySpace Backgrounds